Yalnız gözü bulunan, kulaksız, kalbsiz tabakasına karşı vech-i i'câzı, burada gayet mücmel ve muhtasar ve nâkıs kalmıştır. Fakat bu vech-i i'câzı Yirmi Dokuzuncu ve Otuzuncu Mektuplarda
(*) gayet parlak ve nuranî ve zâhir ve bâhir gösterilmiştir; hattâ körler de görebilir. O vech-i i'câzı gösterecek bir Kur'ân yazdırdık; inşaallah tab edilecek, herkes de o güzel vechi görecektir.
(*) Otuzuncu Mektup pek parlak tasavvur ve niyet edilmişti. Fakat yerini başkasına, İşârâtü'l-İ'câz'a verdi, kendisi meydana çıkmadı.
"… (Ashâb-ı Kehf'in) sekizincileri köpekleridir…" Kehf Sûresi, 18:22.
"Ashâb-ı Kehf'in köpeklerinin adı." Fâtır Sûresi, 35:1.
"Hazır bulundurulanlar." Yâsin Sûresi, 36:32, 53, 75.
"İkişer." Sebe' Sûresi, 34:46.